Amerika'da Mütevelli Heyeti Hizmet Ödülü Aldı

        “Burada herkesin anlatacağı bir hikayesi var. Kime sorsanız hayat şartlarıyla, çalışma koşullarıyla yada tanıştığı insanlarla imtihan olmuş her gelen.” Öncelikle ABD hikayeniz ne zaman ve nasıl başladı? 2010 senesinde üniversite sınavlarında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İngilizce Ekonomi bölümünü kazanmıştım. Kayıt olmaya gittiğim zaman bahçe kapısında başımı açmazsam içeri giremeyeceğim söylendi. Kayıt sırasında başımı açıp içeri girmem, okul süresi boyunca da aynı şeyi gerektireceği için kayıt olmama kararı aldım. Kayıt olup dondurmayı düşündüm fakat bu 10 bin dolara mal olacaktı çünkü İTÜ’nün ABD’deki bir okulla anlaşmalı yürüttüğü, öğrencilerin çift diplomayla mezun olduğu programını kazanmıştım. Ailemin New Jersey’de arkadaşları vardı. Onların aracılığıyla Temple Üniversitesi’nin ESL yani İngilizce derslerini almak için başvurdum. Ardından pasaport, vize ve bilet işlemleriyle birlikte toplamda 1.5 ay içerisinde kendimi New Jersey eyaletinde buldum. Aslında İTÜ’yü kazandığınız tarih 9 yıl önce. İTÜ’de başörtüsü ne zaman serbest oldu? Ben ABD’ye geldikten iki ay sonra başörtüsü tüm okullarda serbest oldu. Fakat ben kaydımı dondurmamıştım ve zaten New Jersey’e gelmiştim. Bundan dolayı İTÜ’deki hakkımı da yakmış oldum. Sonrasında eğitim hayatıma burada devam ettim. Temple Üniversitesi sonrasında Camden County College’da İşletme dersleri almaya başladım ve mezun oldum. O sırada eşimle tanıştık. Okul bitince 2014’te Türkiye’ye döndüm. Sonrasında evlilik sürecim ile 2016’da tekrar ABD’ye geldim. Ama daha sonra tekrar yolunuz ABD’ye düştü... ABD’ye döndüğümde bir psikiyatrist ofisinin muhasebe bölümünde çalışmaya başlamıştım. Orada muhasebeyi sevdiğimi farkedip önceden aldığım İşletme derslerini Wilmington Üniversitesi’ne transfer ederek Muhasebe bölümünü okumaya başladım. Başarılı profesörlerden ders aldım ve derslerimi seçerken gün ve saatinden çok hocasının verimine göre tercih yaptım. Eğitimciler uzun yıllar o alanda çalışmış ve tecrübeli oldukları zaman sorularımızı hem teorik hem de pratiğe dayalı cevaplıyorlar. Detaylı bir soru sorduğunuzda size verebileceği bir örnek veya tavsiye çok yararlı oluyor. Okulum devam ederken Troy Granite şirketinin muhasebesinde de işe başladım. Şu an iki şirketle de çalışmaya devam ediyorum. Delaware eyaletindesiniz ve burası ABD’nin en küçük eyaletlerinden birisi. Türk toplumu nasıl? Her yerde olduğu gibi, burada da Türk sayısı az değil. New Jersey gibi Türklerin oldukça fazla olduğu bölgelere kıyaslarsak, biraz dağınık yerleşim hakim. Genelde dışarda denk gelmiyoruz ama belli ortamlarda mutlaka bir araya geliyoruz. Delaware’deki Diyanet Cami’sinde toplanıyoruz çoğunlukla. Caminin kendisinin yanı sıra, içerisindeki derneği ve yemek alanı yetişkinlere, kütüphanesi ve bahçesindeki oyun parkı da çocuklara hitap ediyor. Hep birlikte güzel ve eğlenceli vakit geçiriyoruz. ABD’ye gelen hemen herkesin yolu restoranttan geçmiştir. Siz muhasabeden önce neler yaptınız? Öğrenciliğimin yanı sıra yarı zamanlı olarak pizzacıda çalışıyordum. ABD’de bulunanlar bilir, birçok eyalette arabasız ulaşım zor oluyor. New Jersey’de yaşıyordum, Philadelphia’da okula gitmek için 1.5 saat yol gidiyordum. Okul çıkışı direk işe geçiyordum. Akşam iş çıkışı eve dönüşüm 2 saati buluyordu. Sonra okulumu da New Jersey’e alıp evimin yakınlarındaki bir Türk restoranında garson olarak işe girdim. Yürüyerek gitmem gerektiği için çok seçeneğim yoktu. Yeni okuluma 1 tren 2 otobüsle gidiyordum. 20 dakika kadar da durağa gitmek için yürüyordum. Aslında arabayla yarım saati bulmayan okul yolum benim için 3 saat geliş, 3 saat dönüş oluyordu. Eğer 3 saat yol gidip dersinizin iptal olduğunu öğrenirseniz tam bir hayal kırıklığı oluyor çünkü dönüşünüzdeki toplu taşımaların saatlerini beklemek zorunda kalıyorsunuz. Ev ihtiyaçlarımızı da duraklara yakın marketlerden alıp eve taşıyorduk. Kısaca ilk senelerim pek kolay geçmedi ama o günlerim kesinlikle bana çok değerli tecrübeler kattı. Burada herkesin anlatacağı bir hikayesi var. Kime sorsanız hayat şartlarıyla, çalışma koşullarıyla yada tanıştığı insanlarla imtihan olmuş her gelen. Kimi bu imtihanlardan ders çıkartmış, kimi pes edip kendini soyutlamış. Ben çıkarttığım derslerle elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.   Geçtiğimiz günlerde mütevelli ödülüyle Wilmington Üniversitesi’nden onur derecesiyle mezun oldunuz. Ne mutlu her yıl bir kişiye verilen ödülü siz aldınız… Okulda Dr. Mary Chen isimli bir hocam var. Onun ilk dersini aldığımda aramızda farklı bir bağ oluştu. Kendisi de başka ülkeden ABD’ye öğrenci olarak gelmiş ve sonrasında birçok zorlukla karşılaşmış. Etrafındaki öğrencilere ışık olmak isteyen, yol gösterici ve destekleyici birisi. Ben bölümümü sadece okulu bitirmek için değil, gerçekten de bir şeyler öğrenmek ve kendimi geliştirmek için okudum. Sanıyorum kendisi de bunu farketmiş olacak ki benimle ayrıca görüşmek istedi birkaç kez. İlk önce Alumni Leadership Summit programında panelist olarak beni davet etti. O panelde beni okulun ve çevrenin önde gelen isimleriyle tanıştırdı. Ardından okulda International Alumni Chapter kurmamı teklif ettiler. Bu grubumuzun ortak amacı okulumuzdaki uluslararası öğrenci ve mezunları evlerinde hissettirecek, onların yalnız olmadığını düşündürecek etkinlik ve programlar düzenlemek. Okul dışında da birçok sosyal alanda gönüllü olarak görev aldım ve alıyorum. “Bir Türk ve Müslüman’ın ödülle mezun olması hayalimdi” Sevgili hocam Dr. Chen tüm bunları farkederek her geçen gün beni daha da cesaretlendirdi ve aldığım Trustees of Service ödülünü hakedenlerden biri olduğumu düşünerek heyete adımı verdi fakat bundan benim haberim yoktu. Mezuniyet gününde birçoğumuzun hayali sahnede diplomasını aldığı andır ama benimki biraz farklıydı. O güne dair hayalimde hep bir Türk’ün ya da başka milletten bir Müslümanın çıkıp herkesin karşısında ödül alması ve bizleri gururlandırmasıydı. “Adım okunduğunda yerimden kalkamadım”   Herkes diplomasını aldı ve yerine geçti, aileme mezuniyetin bittiğini ve artık canlı yayını kapatabileceklerini bile söyledim. Aradan bir dakika geçti ve ödüller açıklanmaya başlandı. Okulda sadece bir kişinin aldığı Trustees of Service ödülü için benim adım okunduğunda birkaç saniye yerimden kalkamadım. Daha sonra sahneye çağırıldım. Yaptığım tüm işleri, bulunduğum tüm programları saydılar. O anda anladım ki benim bu ödülü almamdaki en büyük katkı Dr. Chen’e ait. Çünkü ondan başka kimseyle konuşmamıştım bu kadar detayını. Kepimin arkasına ay-yıldız yapıştırmıştım. Kurduğum hayali o kadar içten istemişim ki, kepimdeki ay yıldız ile Türk kimliğimi, başımdaki eşarbımla da Müslüman kimliğimi taşıyarak sahnede ödülümü aldım. Önce eş, sonra çalışan ve öğrenci sıfatlarını aynı anda taşıyarak okulu bitirmek hiç kolay olmadı. Eşimin destek ve anlayışı olmasaydı yapamazdım. Tüm bu yorgunluğun üzerine o son gün diplomayı elime almanın sağladığı bir derin nefes, üzerine bir de bu ödül. İnsan bir şeyler başarmak istediği zaman mutlaka başarıyor. Bana destek olan herkese tekrardan teşekkür ederim. Türkiye’de dini vecibenizden dolayı okuyamadınız ama burada en başarılılar arasında yer aldınız. Düşünceniz nedir? Türkiye bu tarz durumlarla ülkeye yararlı isimleri kaybetti mi? Başörütünün eğitime engel olarak görülmesi tabiki de çok üzücüydü. Benden önceki başörtülü insanlar çok zorluk çekmişler. Benim elimde bir diğer seçenek vardı ve onu kullanmayı tercih ettim. Türkiye’de okumayı çok isterdim. Üniversite hayatı kesinlikle bambaşka görünüyor. Burda çok farklı bir öğrencilik hayatı var. Hepimiz ya okul saatinden önce yada sonra işte olmuş oluyoruz. Bu da sosyal hayatımızı kısıtlıyor. Türkiye’de çok başarılı, zeki, çalışkan ve hevesli öğrenciler var. Din, dil veya ırk ayrımı yapılmadan o öğrencilerin de ellerinden tutulması lazım. Kendilerini geliştirdikleri gibi, etraflarına da faydaları dokunabilir. Eğitimcilerin biraz daha öğrencilerin yetenek ve fikirlerine dayalı gözlem yapması gerektiğini düşünüyorum. Yetenekli olmak için sınıf birincisi olmanıza gerek yok çünkü illa ki hepimizin keşfettiğimiz yada henüz keşfedemediğimiz ayrı ayrı yeteneklerimiz var. Herbirimizi yapbozun bir parçası olarak görüyorum çünkü biz bir araya gelince tamamız. Ben de burada olduğum sürece ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye ve tanıtmaya çalışıyorum. Bundan sonra iş ve eğitim hayatıyla ilgili hedefleriniz nelerdir? Eylül ayında muhasebe üzerine master derslerim başlayacak. Bu süre zarfı içinde mali müşavirlik sınavlarına hazırlanmayı planlıyorum. Benim alanımda gelebileceğiniz en güzel mevki CPA yani mali müşavir olmak sanırım. Benim de hedefim bu yönde. Son söz sizin lütfen buyrun Esra Hanım… Çoğunlukla Türkler yabancı bir ülkeye gittikleri zaman kendilerini belli bir düzeyin altında görüyorlar. Başarılarının ve yapabileceklerinin sınırlı olduğunu düşünüyorlar. Bana göre bunun başlıca sebepleri ülkeye yabancı olmak, dil problemi yaşamak ve çevre edinememiş olmak. Herbirimizin karşısına mutlaka fırsatlar çıkıyor. Mantık çerçevesinde bu fırsatları değerlendirirsek çok iyi yerlere gelebiliriz. Farklı ülkelerdeki başarılı Türk girişimcilerden ilham alabiliriz. Ben de ilk geldiğimde birçok Türk gibi garsonluk yaptım, pizzacıda çalıştım ve birkaç farklı dalda daha bulundum. Şuan muhasebe departmanında çalışıyorum ve hedefim daha da ilerlemek. Bizler çok iyi yerlere gelebiliriz. Yeterki isteyelim, azmedelim, fırsat kollayalım ve emin adımlar atalım.

Anıl Sural'ın  Forum USA internet sitesindeki röportajından alınmıştır

Bakmadan Geçme