Erdoğan'a Tarihi Çağrı: İHA, SİHA, Bir de Eğitim

Ak Parti eski Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adalet ve ekonomi alanında reform başlatılacağına ilişkin sözlerine "hukuk ve ekonomi alanlarda reform çalışmalarının başlayacağına yönelik açıklamalarınız, milleti ve ‘ilgili çevreleri’ çok sevindirmiştir. Ancak bunlara, Türk Milli Eğitim Sistemin de katmanız ve eğitim sistemimizde de bir reform çalışmasının başlatılacağı müjdesini/talimatını vermeniz, emin olunuz, bu sevinci zirveye taşıyacaktır" diyerek çağrıda bulundu.

Halen  İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü görevinde bulunan Prof. Dr. Ömer Özyılmaz yazdığı bir mektupla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eğitim politikaları konusunda uyarıda bulundu.  Özyılmaz "kendi Medeniyetimizin parametrelerine göre ‘Kendi Epistemolojimizi Kurma’ çalışmalarını, böylece de Milli bir Eğitim Sistemi oluşturma sürecini başlatmamız, bizim ve dünya milletleri açısından hem çok önemli hem de çok büyük bir zorunluluktur." dedi. Prof. Dr. Ömer Özyılmaz mektubunda şu görüşlere yer verdi. Değerli Cumhurbaşkanım, Önce, bu kadar yoğun işleriniz arasında, Sizi meşgul edeceğim için affımı diliyorum. Ancak, Eğitim konusuna ömrünü vermiş bir öğretim üyesi olarak, samimi ve selim bir yürekle Zat-i Alinize Ülkemizin, Milletimizin ve Medeniyetimizin geleceği açısından çok önemli gördüğüm bir hususta, ‘bir tespit yapmak’ ve ‘bir öneride bulunmak’ istiyorum. Bu vesileyle en kalbi selam, sevgi ve saygılarımın kabulünü istirham ederim

.Değerli Cumhurbaşkanım,  Yaklaşık 20 yıllık İktidarınız döneminde, çok büyük bir önem verip desteklediğiniz ve her türlü imkânı sağladığınız Türk Milli Eğitim Sistemi, teknoloji ve altyapı bakımından çok iyi bir noktaya taşınmıştır. Bu, her türlü takdirin üzerindedir. Bununla beraber Eğitim Sistemimiz, ülkenin ve toplumun eğitimsel beklentilerine cevap vermede çok sıkıntı yaşamaktadır. Aslında ‘konu’ ya da ‘sorun’, derinlerde yatmaktadır. Zira 150 yıldan beri Eğitim Sistemimiz daha aktif ve verimli çalıştırılma; ciddi bir değişim ve yeniden yapılanmayla, geliştirilme ve millileştirilme ihtiyacı içerisindedir.

Her şeyden önce eğitim sistemimiz etkin, verimli ve üretken bir şekilde çalıştırılamamaktadır. Hâlbuki bugünkü sorunlu haline rağmen Eğitim Sistemimiz, bundan daha iyi çalıştırılabilir ve kendisinden daha yararlı sonuçlar elde edilebilir.

İkinci olarak eğitim sistemimiz, hem engin kültür ve medeniyetimizden, hem de yıllardan beri Ülkemizde ve dünyada üretilmiş olan eğitim alanındaki yeniliklerden, gerektiği şekilde yararlanıp kendisini yenileyememiş, güncelleyememiş ve geliştirememiştir. Bundan dolayı da, emsallerinin çok gerisinde kalmış; Ülkemizin de geri kalmasına sebep olmuştur. Öte yandan belki de dünyada ilk defa, milletlere rağmen, onların isteği dışında, onların eğitim sistemleri, bu kadar, tek bir merkezden ve tekelci bir anlayışla kurulmakta, yönetilmekte ve işletilmektedir. Bu tek merkez ve tekelci anlayış, iki asırdan beri dünyaya hükmeden Avrupa İdeolojisi ve O’nun eğitime yönelik kolu olan Avrupa Epistemolojisi anlayışıdır.

Bilindiği gibi epistemolojiler, bir ideoloji ya da dünya görüşünün, eğitimin bütün alanlarına yansıması olarak işlev görürler. Bugün Dünyadaki bütün ülkelerin eğitim sistemleri, her yönüyle Avrupa Epistemolojisi’nin emri ve kontrolü altındadır. Bu durum, hiçbir ülkenin eğitim sisteminin ‘MİLLİ’ olmasına, evlatlarının da ‘yerli’ ve ‘milli’ olarak yetiştirilmesine müsaade etmemektedir. Dünyada pek çok alanda olduğu gibi, eğitim alanında da ‘ciddi ve derin’ bir tekelleşme yaşanmaktadır. Bizim eğitim sistemimizin de, Batı Epistemolojisinin ve onun içimizdeki maketinin etkisiyle, yaklaşık 150 yıldan beri, çağdaş bilginin yanında, kendi medeniyetimizin epistemolojik değerlerini ve verilerini görmesi, öğrenmesi ve içselleştirmesi, engellenmiştir. Bunlardan dolayı da eğitim sistemimiz, kuruluşundan bu yana hem gelişememiş, hem de bir türlü ‘MİLLİ BİR YAPIYA’ kavuşamamıştır.

Değerli Cumhurbaşkanım, Aslında Ülkemizin en büyük sorunu, kanaat-i acizaname göre ‘eğitim’ sorunudur. Bu durumda bizim, 1- Hem eğitime devam eden çağ nüfusunu kurtarmak ve daha iyi bir eğitim almalarını sağlamak, hem de Bakanlığı yeni bir çalışma moduna sokmak için, eğitim sistemimizin daha verimli çalışmasını sağlayacak adımları atmamız, 2- Ciddi bir değişim ve ileri düzeyde bir yeniden yapılanma programı ile eğitim sistemimizin özellikle ‘yapısal sorunlarını’ çözerek güncelleyip, geliştirmemiz ve iyileştirmemiz, 3- Bütün dünyayı kuşatmış olan Avrupa İdeolojisinin Epistemolojisini yarıp, bugünün bilgilerinden de yararlanarak, tarihteki gibi, kendi Medeniyetimizin parametrelerine göre ‘Kendi Epistemolojimizi Kurma’ çalışmalarını, böylece de Milli bir Eğitim Sistemi oluşturma sürecini başlatmamız, bizim ve dünya milletleri açısından hem çok önemli hem de çok büyük bir zorunluluktur. Bu yöndeki çalışmalardan elde edilecek ve uygulanacak sonuçlar büyüyen, gelişen ve ‘yeniden uzak ve yakın çevreye açılan’ Ülkemizin, Dünyayı ve özellikle ‘hinterlandını etkileme gücü’ bakımından da, bütün dünyaya karşı gurur kaynağımız olan İHA ve SİHA’ların üretilmesi kadar önemli ve etkili olacaktır.

Değerli Cumhurbaşkanım, Bu tespit ve açıklamalardan sonra, şunu önermek isterim ki, son zamanlarda yeni bir atılımla, hukuk ve ekonomi alanlarda reform çalışmalarının başlayacağına yönelik açıklamalarınız, milleti ve ‘ilgili çevreleri’ çok sevindirmiştir. Bu kararınız, çok yerinde ve çok faydalı bir karar olmuştur. Ancak bunlara, Türk Milli Eğitim Sistemin de katmanız ve eğitim sistemimizde de bir reform çalışmasının başlatılacağı müjdesini/talimatını vermeniz, emin olunuz, bu sevinci zirveye taşıyacaktır. Çünkü Ülkemizin, en az hukuk ve ekonomi alanları kadar, acil olarak eğitim sistemimizin de bir yeniden yapılanmasına, geliştirilmesine, iyileştirilmesine ve millileştirilmesine ihtiyacı vardır. Milletimiz de bu ihtiyacı, çok daha derinden hissetmekte ve yaşamaktadır. Bu tespit ve önerimle beraber, en kalbi saygı ve sevgilerimi tekrar arz ederim.        

Bakmadan Geçme