Fehmi Çalmuk

Projesini Projelendirdiğimin Projesi

Fehmi Çalmuk

(Bu yazı aynı zamanda Günlük  Hürses Gazetesi'nde de  14 Mayıs 2019 günü yayınlanmıştır.)   7 Haziran 1945’te, Celal Bayar, İçel milletvekili Refik Koraltan, Kars milletvekili Fuat Köprülü ve Aydın milletvekili Adnan Menderes'in imzasıyla Türkiye'de hürriyet ve demokrasi sahasında ciddî adımlar atılmasına ilişkin  CHP Meclis grubuna verilen ve    adına "dörtlü takrir" denilen dört imzalı bir önergeyi hatırlar mısınız ?  Takrirde; “1. Milli hâkimiyetin en tabii neticesi ve aynı zamanda dayanağı olan Meclis murakabesini, Anayasamızın yalnız şekline değil, ruhuna da tamamıyla uygun olarak tecellisini sağlayacak tedbirlerin aranması. 2.Yurttaşların siyasi hak ve hürriyetlerinin, daha ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuzun gerektirdiği kullanılabilme imkânlarının sağlanması. 3.Bütün Parti çalışmalarının, yukarıdaki esaslara tamamıyla uygun bir şekilde yeni baştan tanzimi.” İsteniyordu. Menderes ve arkadaşlarının ihraç edilmesi üzerine Celal Bayar’da karara karşı çıktı. CHP'den ayrılarak Demokrat Parti’yi kurdular. Sağ partiler başta olmak üzere siyasetçiler için  “Dörtlü takrir” yol haritası oldu. Meral Akşener, İYİ Parti'yi kurmadan önce MHP’de bunu yaptı. Ahmet Davutoğlu’da Ak Parti’de bunu yapıyor. Ali Babacan’da takrir geleneğini sürdürecek. İstanbul seçiminden sonra CHP içinde de böyle bir durumun olacağı parti yönetimine takrir verileceği gözüküyor. Yol belli. Önce manifesto, sonra tekrar manifesto yayınlamak ve parti yönetiminin ihracını beklemek...Bunlar yapılırken  Ak Parti’de yapılacak her şeyin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı millet gözünde yıpratmaya yönelik yapılacağının da işareti  veriliyor. Son olarak  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 75. Genel Kurulu'na katılmak için TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Tesisleri'ne giden TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a yapılanlar yenilir yutulur  cinsten değil. Türkiye’nin 2. Adamı TBMM Başkanı Şentop’u kapıda Ankara Valisi Vasip Şahin ve TOBB yönetim kurulu üyeleri karşıladı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu karşılama heyetinde yer almadı. Kapıdan içeri girmeyerek makam aracına dönen Şentop  “Mesele şahsım değil Meclis'in saygınlığıdır" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan olayı sonradan öğrendi. Gelen bilgilere göre Şentop’u tebrik etti. TOBB’da yapılanları kendisine yapılmış sayan Erdoğan oldu olası dik duruşu sever. Hele hele Ali Babacan’ın PR ve veri çalışmalarını TEPAV’ın yaptığı bilgisi epeydir Külliye’yi rahatsız eden bir husustu. Türkiye İttifakı derken “Bir gece ansızın çıkan bir kanun ile” başkanlıklara veda edecekler arasında (bu olayla birlikte) sayın Hisarcıkoğlu’nu da görürseniz hiç şaşırmayın. Biz tekrar siyasete dönelim: Ak Parti içinde “esas oğlan kim?” olacak sorusunu genelleme yaparak  eçmak gerekir. Siyasetin esas oğlanı kim olacak ? Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde. Dizayn İhalesi CHP’ye mi yoksa Ak Parti içinden oluşacak/oluşturulacak yeni bir harekete mi verilecek? Ekrem  İmamoğlu’nu belediye başkan adayı yaparak Türkiye’nin değerleriyle bütünleşmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu anlaşılıyor ki bu işlere kafa yormasının yanında dizayn ihalesi için pratikte yapıyor. “Ben talibim” diyor. Eylem planını bu nedenle  Tivinikli ailesiyle, dolayısıyla Erenköy cemaati ile başlattı. Peki, nedir Becerikli Abdullah  (Tivinikli) işi? Dönemin CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu 2008 yılında Türk Telekom'un satış sürecindeki yolsuzluk iddialarını gündeme getirmişti. “Türk Telekom'un özelleştirmesi sırasında Kılıçdaroğlu, Hariri ailesine ve bu aileye ait Oger Telekom'a büyük katkıları olduğu ileri sürülen Abdullah Tivnikli'nin, AKP hükümeti üzerinde büyük bir etkiye sahibi olduğunun” söylendiğini aktarmış, Oger Telekom'un yüzde 35'inin Saudi Telecom Company'e satılmasında Tivnikli'nin ön planda olduğuna ilişkin Suudi Arabistan medyasında yer alan haberi gündeme getirmişti. Erdoğan, Tivnikli, Hariri ve Saudi Telecom'un 2 yetkilisinin yer aldığı fotoğrafa da yer verilen haberi gazetecilere gösteren Kılıçdaroğlu, “Kendisine bazı çevrelerce 'Becerikli Abdullah da denilen Tivnikli'nin, Türk Telekom hisselerinin önemli bir miktarını başkaları adına yediemin olarak muhafaza ettiğinin söylendiğini ileri sürmüştü. Sonra bıçak gibi kesildi bu iddialar. Tivilikli %55’i özelleştirilen Telekom hisselerinin %14’üne sahip bir isimdi. Finans bankacılığının yanında özellikle Körfez (Katar) sermayesine yakınlığı onun Ak Parti içindeki nüfusunu güçlendirdi. Onun esas gücü  Erenköy Cemaatinden ileri geliyordu. İstanbul Müftüsü Prof. Hasan Kamil Yılmaz, vefat eden Abdullah  Tivinikli ile ilgili  Gerçek Hayat dergisinde şunları yazıyor: “Fahreddin ve Abdullah Beyler, çocukluk çağından itibaren aile çevresinde dini bir eğitimle yetiştiklerinden İstanbul’a geldiklerinde dindar kimlikleri öne çıkıyordu. Gençlik dönemlerinde her iki kardeş Milli Mücadele Birliği hareketi içerisinde yer almışlardı. İstanbul’a gelince Üsküdar Sultantepe’de ikamet ediyorlardı. İki kardeş, ailenin daha önceden tasavvufi muhitlerle olan yakınlıkları sebebiyle tasavvuf tarafına ilgi duydular. Merhum Musa Topbaş ve Osman Nuri Topbaş ile aynı muhitte yaşıyorlardı. Fahreddin Bey, Osman Nuri Topbaş’ın büyük kızı ile evlenerek damadı oldu. 1981 yılındaki bu izdivâcdan sonra Fahreddin Bey’i ve dolayısıyla Abdullah Bey’i daha yakından tanıma imkânı elde ettim.” Abdullah Tivinikli’nin Cağaloğlu’ndaki Topbaş Han’da Hak Yatırım’da Korkut Özal’ın önderliğinde  Al Baraka Türk ile başlayan özel finans bankacılığı çalışmaları Kuveyt Türk ile devam etti. İstanbul Müftüsü Prof. Hasan Kamil Yılmaz’ın şu ifadesine dikkat çekelim: “Abdullah Bey, daha sonraki süreçte Ehli Sünnet vel Cemaat kaygısı taşıyan, lüzumsuz mezheb kavgalarından uzak ama İslami algıyı önemseyen, modernist savrulmuşluğa fırsat vermeyen İslam âlimi yetiştirme hedefini gerçekleştirmek için aralarında Hayreddin Karaman, Raşid Küçük, Recep Şentürk, Adem Ergül ve benim de bulunduğum İslami Araştırmalar ve Eğitim Vakfı’nın (İSAR) kurulmasına öncülük etti.” Kılıçdaroğlu’nun Tivinikli Ailesiye İş adamı Barıştırdı Kemal Kılıçardaroğlu’nun “Becerikli Abdullah” çıkısına karşı  2008 yılında ilginç ilişkilerinde  gündeme geldiğini belirtelim. Dönemin Telekom Yönetim Kurulu Üyesi Emin Başer,  merhum Turgut Özal’dan dolayı yakınlık kurduğu bir iş adamına Abdullah Tivinikli’ye karşı CHP grup Başkanvekili tarafından yapılan saldırıdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş, “Abdullah Tivinikli’nin bu konuyla ilgili seninle konuşmak istiyor” demişti. Tivinikli, iş adamı ile görüşmeye geldiğinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik sert tavrından vazgeçmesini, bu konuda ikna edilmesini istiyordu. Devamını İş adamından  dinleyelim: “Abdullah Bey, Kılıçdaroğlu ile görüşmede  kayıt alabilmem için teyp bile getirmişti. Bana uzatınca şiddetle  karşı çıktım. ‘Ben istihbaratçı mıyım? Ben böyle bir şey yapmam’ deyip  aracı olamayacağımı söyledim. Teyp işinden vazgeçip, özür diledi. Ben de randevu alacağımı söyledim.” İş adamı Kılıçdaroğlu ile 3 kez görüştü. İlki Kılıçdaroğlu TBMM CHP Grup Başkanvekilliği döneminde iken odasında gerçekleşti.…Diğer iki görüşme ise belli aralıklarla   halka açık lokantada yapıldı.. İkinci görüşmede düşünmek için süre isteyen Kılıçdaroğlu üçüncü görüşmeye geldiğinde karar vermişti.  Telekom ve Tivinikli konusunda konuşmayacağına söz verdi. 2008 yılından  buyana Telekom konusunda bir kelime bile etmemesinin nedeni ise iddia edilen bu görüşmeler. Abdullah Tivinikli’ninin 6 Kasım 2018’de vefat etmesinden sonra Gürsel Tekin ile taziye ziyaretinde bulunan Kılıçdaroğlu 2019 yılının Mayıs ayının başında Kartal’daki bir marina’da demirleyen  yatta tekrar Tivinikli ailesine başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu gerçekten başsağlığı diledi dilemesine de bu mesaj bu sefer Erenköy Cematinin büyüklerine yapıldı. Çünkü Erenköy  cemaatin büyümesinde büyük maddi katkıları bulunan Tivinikli ailesi operasyonel gücünü sürdürüyor. Şu anda Türkiye’de cemaatler arasında özellikle Nakşibendiler içinde en diri ve geniş yelpazeye sahip yapısıyla Erenköy Cemaati öne çıkıyor.. Her yıl  cemaatin yıllık kongresi  diye nitelendirebileceğimiz bir toplantıda  yaklaşıyor bu arada. Ramazan ayı içerisinde Kadir gecesi’inde  muhterem  Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin katılımıyla cemaatin Türkiye’de ve dünyadaki  tüm sorumluları, ileri gelenleri bir araya gelecek. İşte Kılıçdaroğlu'nun Marina’daki görüşmesinin Ramazan ayının içinde bu toplantıdan önce yapılması çok önemli. Yazımda “Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde” demiştim. Oradan devam edelim. Dini hayatta yapılacak onarım sürecinde Anadolu İslamı yeniden diritilmek isteniyor. Bu da bir cemaatin lokomotifliğinde yapılacak. Buna en uygun şehirli/kentli İslamı temsil eden cemaatte "Erenköy" olarak kabul ediliyor.  İslami Araştırmalar ve Eğitim Vakfı’nın (İSAR) ne amaçla kurulmuştu? Yeniden hatırlayalım: “Ehli Sünnet vel Cemaat kaygısı taşıyan, lüzumsuz mezheb kavgalarından uzak ama İslami algıyı önemseyen, modernist savrulmuşluğa fırsat vermeyen İslam âlimi yetiştirme hedefini gerçekleştirmek.” 15 Temmuz sonrası  boşlukta kalan dini hizmetlerin, yurt dışı okul projelerinin pek çoğu Erenköy cemaati eliyle yapılıyor. 15 Temmuz sonrası bürokrasiden, işadamlarından, meslek kuruluşları, STK’lardan önde gelen isimlerin cemaate gidip gelmeleri,  fotoğraf çektirmeleri oldukça hızlandı ve aşikar hal aldı. Bu arada aynı yolu izleyen ve  daha sessiz genişleyen Süleymancıları unutmamak gerekiyor. Ekrem İmamoğlu’nun çocukluk yıllarında Süleyman Hilmi Tunahan’ın “Kur’an talebelirinden” biri olduğunu belirtmeye gerek var mı?   Yeni döneme Kılıçdaroğlu talip. Ancak esas oğlan   Ekrem  İmamoğlu… Bu işe talip olan  diğer bir isim ise Ali Babacan… Babacan ile ilgili işler o kadar sessiz ve derinden yapılıyor ki Ak Parti içinde bir çok  milletvekili ona ulaşmak için aracı kullanmak zorunda. Bu nedenle Ankara’da ünlü bir kuyumcu siyasetin aranan ismi oldu. Bütün bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eli armut toplamayacak.  Cemaatleri kanlarındaki alyuvarlarına kadar yakından tanıyan Erdoğan, İstanbul’da bir fire bile vermemek için kamp kurmuş durumda. Ramazan ayı nedeniyle, tarikat büyüklerine, cemaatlerin ile gidenleriyle görüşmeler, ziyaretler yapıyor. Yeni dönemde parti içindeki dalgalanmalara karşı bir çok önlem almanın peşinde. Yeniden il başkanı gibi  heyecanla, 1994 yılında “Tamam inşallah” diyerek  kazandığı İstanbul Belediye Başkanlığı stratejiyle çalışıyor. Şiir okudu diye İstanbul Belediye Başkanlığı mazbatası elinden alınan Erdoğan’ın başına gelenleri 22 yıl sonra Ekrem İmamoğlu yaşıyor. Dün Erdoğan için proje diyenler bugün Ekrem  İmamoğlu için proje diyor. Ali Babacan da bundan nasibini alıyor tabi. Ne diyelim? Projesini projelendirdiğimin projesi karşısında milletin projesi nedir? Onu hep birlikte göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları