Murat Bardakçı Soruyor...Bu Bombayı Kim Koydu ?

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Resmî Gazete'de yayımlanan 'Yazma ve Nadir Basma Eserlerin Tespit ve Tescili Hakkında' başlıklı yeni yönetmeliği sert bir dille eleştirdi. Bardakçı, yönetmeliği 'zulüm' ve 'kültürü tahrip eden bir bomba' olarak nitelendirerek, özel şahısların elindeki nadir eserlere yönelik tehditlere dikkat çekti.

'Devlet, Kitaplara Göz Dikti!'

5 Eylül'de yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, şahısların elinde bulunan el yazması eserler ve 1928 öncesi basılmış nadir kitaplar tescil edilmek zorunda. Bardakçı, yönetmeliğin on birinci maddesini, 'Koleksiyonculuk yapan gerçek ve tüzel kişiler, yazma eserlerden oluşan koleksiyonlarını Daire Başkanlığı veya taşra teşkiltına tescil ettirmek zorundadırlar' ifadesiyle, devleti koleksiyonerlerin malvarlığına göz dikmekle suçladı.

Bardakçı, bu kararın, Cumhurbaşkanı'nın Millet Kütüphanesi gibi önemli projelerine ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un çabalarına gölge düşürdüğünü belirtti.

'Bu Karar Devrimlerde Bile Yapılmadı'

Yazısında, geçmişte tek parti döneminde jandarma baskınlarından korkan halkın Kur'an'ları sakladığına dair anlatılanları hatırlatan Bardakçı, 'Kadere bakın! Kültür Bakanlığı'nın birkaç bürokratı 2015 Türkiyesinde inkılp senelerinde bile hatırlara gelmemiş olan çok daha radikal ve devrimci bir karar alıyor' diyerek, bu yönetmeliğin halkın özel mülkiyetine tecavüz olduğunu savundu.

Yazar, bu zorunluluğun, kitap koleksiyonerlerini ve sahafları tedirgin ettiğini, hatta nadir eserlerin 'merdiven altına inmesine' ve yurt dışına kaçırılmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.Elbette. Murat Bardakçı'nın yazısında belirttiği, nadir eserlerin 'merdiven altına inmesi' ve yurt dışına kaçırılması uyarısını daha detaylı açıklayalım.

'Merdiven Altına İnecek' ve Yurt Dışına Kaçırılacak Uyarısı

Murat Bardakçı'ya göre, yeni yönetmeliğin getirdiği tescil zorunluluğu, yasalara uyan ve elindeki eserleri kayıt altına almak isteyen koleksiyonerleri ve sahafları tedirgin edecektir. Bu zorunluluk, eser sahiplerinin olası bürokratik engellerden veya devletin koleksiyonlarına el koyabileceği endişesinden dolayı kayıt işleminden kaçınmasına yol açabilir.

Kaçakçılık ve 'Kayıtsız' Pazarın Büyümesi

Bu durum, nadir eser pazarını kayıt dışına itecektir. Yasal yollardan eser alım satımı yapmak yerine, koleksiyonerler ve sahaflar, tescil zorunluluğundan kaçınmak için eserlerini gizli kanallardan, yani 'merdiven altı' tabir edilen yollarla elden çıkarmayı tercih edebilirler. Bu gizli pazar, denetimden uzak olacağı için eserlerin değeri ve orijinalliği konusunda güvensiz bir ortam yaratacaktır.

Kültür Mirasının Yurt Dışına Kaçışı

En büyük tehlikelerden biri de bu eserlerin yurt dışına kaçırılmasıdır. Eser sahipleri, yerli piyasada serbestçe alım satım yapamayınca, yüksek fiyatlarla yurt dışındaki koleksiyonerlere veya aracılara yönelmek zorunda kalabilirler. Bu durum, Türkiye'nin önemli kültürel mirası olan nadir el yazmaları ve kitapların ülke dışına çıkmasına ve bir daha geri getirilememesine neden olabilir.

Bardakçı, bu tür bir yönetmeliğin, 2014 öncesi dönemde yaşanan 'ihbar' mekanizmalarını yeniden canlandırabileceğini ve eski eserleri olan kişilerin, 'kitapları yüzünden başlarına bir iş gelme' korkusuyla yaşayacağını vurgulamaktadır. Bu da, Türkiye'deki nadir eserlerin toplanma ve korunma çabalarına zarar verecek ve eserlerin güvenli ellerde saklanmasını zorlaştıracaktır.

Kütüphanelerdeki 'Felaket' Durum ve İhtimaller

Bardakçı, Kültür Bakanlığı'nın öncelikle kendi kütüphanelerindeki on binlerce tasnif edilmemiş esere sahip çıkması gerektiğini söyledi. Kütüphanelerdeki eserlere sahip çıkılmaması yüzünden meydana gelen 'tatsız hadiselere' değinen yazar, bu yönetmelikle birlikte gelecekte özel koleksiyonlar hakkında ihbar mekanizmasının işleyebileceğini ve kitapların 'suç unsuru' haline gelebileceğini öne sürdü.

Son olarak, yönetmeliği 'Karakuşî' olarak niteleyen Bardakçı, yönetmeliğin kitap dünyasından haberdar olmayan bürokratlar tarafından hazırlandığını belirtti. Yazar, bu 'zulüm yönetmeliği'nin tamamen iptal edilmesi temennisinde bulundu ve Divanü Lugati't-Türk'ü bularak kütüphane kuran Ali Emîrî Efendi'nin bugünkü şartlarda eserleri toplama cesareti gösteremeyeceğini dile getirdi.

esnafhabertv

Bakmadan Geçme