
Destur... Esnafın Sesini Duyar Var mı?
Fehmi Çalmuk
6 Şubat depreminin o yürek dağlayan "Sesimi duyan var mı?" çığlığı henüz hafızalarımızdan silinmemişken, bugün esnaf ve sanatkârın içinde bulunduğu durumu anlatmanın en büyük yolu da, adeta enkaz altında kalmışçasına yükselen o sessiz çığlığı duymak, işitmek ve nihayetinde duyurmak olacak:
"Esnaf var mı, sesimi duyan?
Esnaf var mı?" Ya da olayı tersten çevirelim:
"Sesini duyurabilen esnaf var mı?"
Bir süredir esnafhabertv.com olarak yakından takip ettiğimiz, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) öncülüğünde, Ticaret Bakanlığı'nın Bakan Yardımcısı ve genel müdür düzeyinde katılımıyla Türkiye'nin değişik bölgelerinde esnafın sorunları ve çözüm önerileri üzerine toplantılar yapılıyor. İşte alın size, bu toplantılarda ortaya çıkan o çığlık:
"Sesimi duyan var mı?" veya "Esnafın sesini duyan var mı?"
Elbette ki bu tür çalışmalar, devletin arşivine giren bilgi notlarıyla sorunları çözüm noktasına iletebilen önemli toplantılardır. Bu toplantıları küçük görmek, gereksiz görüp burun kıvırmak kimsenin haddi olmadığı gibi hakkı da değil.
Ancak burada şöyle bir durum var: Esnafın temel sorunları var ve bu temel sorunlar üzerine bina edilen sorunlar yumağından oluşan sorunsalları var. Bunların hangisini hangi öncelikle çözeceğimiz noktasında da aklımız karışık.
Eğer esnaf camiasındaki sorunları mevcut başkanların koltuğundan kalkıp bir başkasının oturmasıyla çözülebileceğini düşünüyorsanız, baştan yanıldınız.
Nedeni ise şu: Esnaf, globalleşen dünyada ticaretin alternatif metotlarla gelişmesine ayak uyduramadı. Ayak uyduramamasının en büyük nedeni ise, mevcut durumunu korumak amacıyla değişime ve gelişime direnç göstermesidir.
Toplumumuzun geleneksel kodlarına eğildiğimizde, söylenme kültürünün ne kadar reel olduğunu bilirsiniz. Esnaf camiasında söylenme kültürü, mırıldanmanın ötesinde, ağızlara sakız olmuş bir durum arz ediyor.
Bakın, en son Sivas'ta yapılan bölge toplantısı... Bu toplantıda Sivas Esnaf ve Sanatkarlar Birliği'ni tebrik etmek isterim. Son genel kurulundan bu yana ilk defa bu kadar yoğun federasyon başkanının katılımıyla bir toplantı yapılacaktı. Toplantının Sivas'ta olması ve İç Anadolu Bölgesi'ni kapsaması nedeniyle Ankara'da bulunan federasyon başkanları teker teker davet edildi. Allah var, onlar da katıldı. Katıldı katılmasına da, bir birlik beraberlik gösterisi yapılacağı, çelikten bir yumruk gibi esnafın sorunlarının Ticaret Bakan Yardımcısının önünde masaya mıh gibi çakılacağına, toplantı başlamadan söylenme başladı:
"Böyle organizasyon olur mu? Toplantı niye zamanında başlamıyor?"
Federasyon başkanlarının hedefinde Bendevi Palandöken'in olduğu anlaşılıyor. Sevin veya sevmeyin, muhalif federasyon başkanlarına göre kağıttan kaplan olarak nitelendirebilirler ama, bildiğim bileli aslanlar gibi esnaf ve sanatkarların sorunlarını dili döndüğünce anlatıyor. Gücü yettiğince anlatıyor demeyi isterdim ama, TESK'in birçok şeye gücünün yetebileceğini mevcut iktidar gibi ben de çok iyi biliyorum. Ancak "zamanı değil, hallederiz, hele bu sorunu bir halledelim" gibilerinden savsaklama da olsa geçiştirme siyaseti, TESK'in gücünü giderek zayıflattı. Elbette ki buradaki fatura kurumsal yapıya değil, mevcut başkana ve yönetimine çıkacak.
Sivas'a geri dönelim. Programın saat: 16.00'da başlayacağı duyurulmuşken, saatler 17.00'yi geçince mırıldanmalar başladı ve esnaf ve sanatkar geleneğinde olmayan bir iş oldu: Federasyon başkanları toplantıyı tepki göstererek terk etti.
Allah var, kimse de "Ya nereye gidiyorsunuz, başlıyor, gitmeyin" demedi.
Federasyon başkanlarına destek verip toplantıyı terk edecek Birlik başkanlarının sayısı da yok denecek azdı. Peki ne oldu? Başkanlar tavrını koydu, çektiler Ankara'ya geldiler.
Bakan Yardımcısı, Sivas Valisi, Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürü, Belediye Başkanı salona geldiklerinde, mevcut kalabalığın şaşkın bakışları altında, halen İçişleri Bakanlığında Mülkiye başmüfettişi olan eski Bitlis valisinin ailesiyle beraber trafik kazası geçirdiğini, devlet protokolünün de insani olduğu kadar devlet görevinde bulunmak için toplantıya geç geldikleri ortaya çıktı.
Peki ne oldu diyeceğim de, attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi?
Ben toplantıyı terk eden federasyon başkanlarının iyi niyetlerinden zerre kadar şüphem yok. Allah var, benim gibi sabırsız bir insanın da böyle bir durumda vereceği tepkiler bundan farklı olmazdı.
Ancak devlet protokolüne saygımız yoksa, kurumsal yapılara hürmetimiz yoksa, orada bulunan esnafların başkanlarına hürmetimiz olmalı, ev sahibine saygımız korunmalı.
Keşke pire için yorgan yakan bu tutum, esnaf ve sanatkarların bütün sorunlarına karşı uygulansa. Sayın Başkanların bu sert tutumu, esnaf ve sanatkarın ensesinde boza pişiren Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, yerel yönetimlere, yerel yönetimlerin mevsimlere göre değişen tutumlarına karşı yapılsa...
Yapılmıyor değildir, muhakkak yapılıyor ancak zamanı ve mekanı kollamak esnaf başkanlarının, öncülerinin sorumluluğunda olmalı.
Gelecek yıl, 2026 yılı, esnaf ve sanatkar camiasının seçim yılı. Göz gözü görmeyeceğini, ekipleşmelerin artacağını, rakiplerin birbiri hakkında söylediklerinin nezaket boyutunu da aşabileceğini bilmek zor değil. Ancak şimdiden ekipleşme oturma düzeninde bile ortaya çıkıyorsa, esnaf ve sanatkar camiasının işi zor demektir. Siyasi kamplaşmalardan her zaman uzak duran ve durması gereken esnaf sanatkar camiasının, yapılacak seçimlerde proje öncelikli bir değişim planlamasının içinde olması gerekir.
Ha bu arada, "Palandöken kılıcını çekti" şeklindeki haberimize TESK'in yönetiminde bulunan üyelerden telefon ve SMS mesajı aldım. Nezaketini, hürmetini, olayın perde arkasını anlatan yöneticilere teşekkür ederim. Ancak beni bilen bilir, kimsenin dolduruşuyla, yönlendirmesiyle, hele hele esnaf camiasının alışık olduğu "bas parayı bul karoyu" demiş gibi haber yapma destur, diyelim de konuyu burada kapatalım.
Bizde işlemez bu istekler, kayaya çarpacağı gibi, bunu ima etmek de insanı kayaya çarpmış gibi yapar.
Destur.