Mennan Usta'yı yazmalıyım. Çünkü TUDEM ve 2. Lig borsanın önemini Ekonomistler yeni anladı gibi...
Oğuz Güler
Bu yazım, Facebook’ta karşıma çıkan bir alıntıyı düzenleyip konuyu Ekonomiye getirerek size sunmamı gerektirdi.
Gaziantep'e bir Fransız gelir ve tekstilcilere akıl vermeye başlar: “Makineleriniz yetersiz… Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun.” Sektördeki en iyi makinelerin Fransa'da olduğunu söyler. Elbette kendi mallarını pazarlama derdindedir.
Dinleyenler arasında bir usta vardır. Kendine özgü lehçesiyle “Bu adam ne diy?” der. Kafasına takar. Makinenin resimlerine bakar, kolları sıvar; demiri eritir, çeliği büker, vidasını ve motorunu hazırlar. Fransızların 3 milyon Euroya sattığı makineyi 50 bin liraya, yani o dönem yaklaşık 30 bin Euro’ya üretir.Kara bakın.
Geliştirdiği ürünü sadece yerli piyasaya sunmaz; Brezilya başta olmak üzere birçok ülkeye makineler gönderir. Bu ustanın adı Mennan Aksoy’dur. İlkokul diplomasını zor almıştır. Yoksulluktan okuyamamış, ilkokulu 9 yılda bitirmiştir. Ancak Allah vergisi bir zekâ ve beceriye sahiptir. Bir makineyi bir kez görsün; ertesi gün atölyesinde yapımına başlar.
Bu nedenle uluslararası makine ve teçhizat fuarlarına girişine yasak getirilmiştir. Mühendislerin aylarca çalışarak ürettiği makineleri tek başına, üstelik tamamen yerli malzemeyle yapabildiği için…İster ki yerli sermaye gelişsin; ülke, yurt dışına gereksiz döviz ödemesin.
Mennan Usta’nın meşhur sözü şudur: “Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeye sahip olamaz, sömürülür.”
Hatta bi ara öyle bir teknoloji geliştirir ki, yoğunluğu düşük, yazın serin kışın sıcak tutan triko üretir. Dünya bu ürünün peşinden koşar. Adam sadece makinaya değil tekstil zekasıda vardı... BU Allah vergisi bir şeydir. Yaradanın beni ÇÖZÜM bulma ve Kaynak oluşturmada donattığı gibi. TÜBİTAK tarafından çeşitli ödüllere layık görülür. ODTÜ ve İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı dahi düşünülür. Fakat “ilkokul diploması yok” bahanesiyle seminer vermesine bile engel olurlar; çünkü akademisyenleri gölgede bırakacağından çekinirler.
Tasarımını cebinde taşıdığı bir tebeşirle yere çizerek anlatır. Aklına yetişmek mümkün değildir. Bir çok önemli işlere imza attıktan sonra Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük bir derttir. Belediye yönetimi çare aramak için dünyayı dolaşır.
Mennan Usta buna kızar: “Memleketteki ustalar öldü mü?” der. Okumuş gençleri yanına alır; “Şöyle yapın, bu parçayı şuraya takın” talimatlarıyla kafasında kurduğu sistemi inşa ettirir. Kanalizasyon çamuru alınır, kurutulurken enerji üretilir, çıkan küller asfalt ve çimentoya katkı maddesi yapılır. Bugün Antep’te günde çıkan 160 ton çamurun bertarafı onun eseridir.
Mennan Usta, 2015 yılında toprağa verildi. Vasiyeti; Gençler bilim ışığında yetiştirilsin, imkân verilsin, onların önü kesilmesin idi.
Bu vasiyet, her kesimde ülkemizde hâlâ geçerliliğini korumalı.
Şimdi gelelim bu konuyu neden buraya bağladığıma…
EKOTÜRK TV, Türkiye’nin en iyi iki ekonomi kanalından biridir.
Hele sabah 07:00–09:00 arasındaki “Beklenti Raporu” programı; bence ülkemizin en iyi ekonomi sentez–öğreti programıdır.
Sami Bey ile geçmişte bir şekilde tanışmışız ki, telefon numarası rehberimde kayıtlıymış. Yazışmalarımız sonrası yaptığımız ilk telefon görüşmesi 38 dakika sürdü.
4 Kasım akşamı biraz gergin bir görüşme oldu. Oysa ben bazı konukları nedeniyle isim vermeden eleştiri yaptım; sonra bir ismin üzerinde durdum. Diplomat kökenli olduğu için ekonomiye hâkim olmadığını düşündüğümü ilettim. Bir diğer konuk ise bir hanım Doçentti; ve altı ay önce altının düşeceği yönündeki tahmininde nasıl yanlış yorumlar attığını söylemedim.
Daha geçen gün, Serhat Bey’in para basma konusundaki bir ifadesini düzelten yine Sami Bey’di. Çoğu konuğunu doğruya çekebilmesi, onun ekonomide ne kadar bilge olduğunu gösteriyor.
Sami Bey ve konukları kaynak yetersizliğini programlarında bahsederken, benim Turizme Dayalı Ekonomi Modeli (TUDEM), 2. Lig Borsa ve faizsiz modelimden sık sık söz etmesi ülkemiz adına bir kazanım olur. Bu yüzden “Oğuz Bey’i konuk edelim” teklifine sevindim. Ancak İstanbul'a gelip iki yarım saatlik bölüm çekmemiz gerekiyor. Çünkü bu programın izleyicileri beni arenaya oturtur; bu ciddiyeti hakkıyla ele almak şarttır.
Sami Bey ekonomiyi elbette çok iyi biliyor; fakat konuklarıyla yaptığı sohbetler yüzünden beynini tam doldurmuş. O beyin doğru bağlantılar kurduğu için konuklarının kapasitesinin üzerine çıktığı ortada.
Tartıştığımız gecenin ertesi sabahı bana “ÜSTAD” diyerek özellikle kaynak bulma sorununu aşan TUDEM ve 2. Lig borsa projelerimi gündeme getirdi.
7 Kasım’da da aynı vurguyu yaparak, bu iki projenin kaynak sorununu çözebileceğini anlattı ve program yapma teklifini yineledi.
EKOTÜRK’ün ekonomi beyninin beni “Üstad” olarak tanıtması gerçekten gurur verici.
Mütevazı olmayacağım: İddia ediyorum; zam ve vergi artışı olmadan yüz milyarlarca dolarlık kaynak bu projelerle sağlanabilir. Cari açığı iki yılda kapatmak ve ülkeyi düzlüğe çıkarmak mümkündür; bunu Sami Hocam’la başarabiliriz.
5 Kasım programında benimle ilgili kısmı ayırması ve 51 dakikalık bölümü tek program niyetiyle hazırlaması ilginçti. Ancak geçmişte yaşanan bazı aksilikler — iki saatlik söyleşi yapıp haber yapılmaması, bazı yazılarımın hacklenmesi, program yapılacağı söylenip yapılmaması, Odatv sansürü — beni üzmüştür. YouTube’u suçlamam bu yüzden yanlı değildi.
Neyse… Olanlar oldu. Biz daveti beklemeye devam edelim. Çünkü bu ülkede Mennan Ustalar çok. Bazıları beni ekonomist olmadığım için “Mennan Usta” konumuna koyuyor; bu benim için gurur kaynağıdır. Ben, ciddi bir açık oturumda 8–10 ekonomi profesörüyle “kaynak” ve “çözüm” konusunda tartışmaya hazırım.
Bu heyette özellikle Prof. Dr. Aziz Konukman hocanın olmasını isterim.
Ekonomi kitaplarıma önsöz yazan Prof. Dr. Ahmet Beyaslan hocamla yaptığımız üçlü görüşmede Aziz Hoca bana demişti ki:
“Oğuz Bey, biz ekonomi biliminin ortasında akademisyenleriz. Ama şu projelerin aklımıza gelmemesi ilginç.”
Beni engelleyenler bilsin ki bu ülkede vatanını seven çok insan var. Onlar beni programlarında hatırlatırsa, bu ülke %20 faizle döviz aramayı bırakır; projelerim sayesinde %2-3 faizle kaynak bulmaya yönelir. Cari açık ortadan kalkar, doğru ekonomik programlar uygulanırsa hem ekonomimiz hem de Merkez Bankamız SANAL hayalleri görmeyi bırakır, ülkemiz bağımsızlık yolunda güçlenir.